- miras kalan
- hand down (n.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
miras yemek — 1) kendine miras kalmak Erkek çocuk ne kadar miras yerse kız çocuk da o kadar miras yer. F. R. Atay 2) kendine kalan mirası tüketmek Son zamanlarda İzmir deki gazinocu bir amcasından beş bin liralık bir de miras yemişti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
miras — is., huk., Ar. mīrāṣ 1) Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke 2) mec. Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik 3) mec. Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey Konukseverlik bize… … Çağatay Osmanlı Sözlük
miras — Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke … Hukuk Sözlüğü
babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır — miras yoluyla mal edinen kimse, onun için ne denli çabalar gösterilip sıkıntı çekildiğini bilemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
baba — is. 1) Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür. Anayasa 2) Çocuğu olmuş erkek, peder 3) Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme 4) Çatı merteği 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mirasyedi — is. 1) Kendisine önemli bir miras kalan, mirasa konan kimse Kiraladıkları otlakların sahibi yıllardır Manastır a yerleşmiş bir mirasyediydi. N. Cumalı 2) mec. Çok savurgan kimse Hayatını, gençliğini bir mirasyedi gibi hiç düşünmeden yiyip… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ok atmak — hlk. miras kalan malları paylaştırmak için ad çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tereke (terike) — miras bırakanın mirasçılarına geçen kalıtı; kalıt; mirasçılara kalan malvarlığı … Hukuk Sözlüğü
ata dostu oğla mirastır — baba dostları, babamızdan bize kalan miras gibidirler, bizi kollarlar ve bize her türlü yardımı yaparlar anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük